Fobilerimizden nasıl kurtulabiliriz?
Fobiler tedavi edilmesi gereken ruhsal sorunlar mı? Tedavi edilebilirler mi? Nasıl tedavi edilirler?
Özgül fobilerin tedavisi hem mümkündür, hem de başarı oranları yüksektir. Fobilerin tedavisinde ilaç tedavisinin rolü çok azdır. Kimi zaman ilaçların zararlı olduğunu görmekteyiz. Örneğin, fobosini yenmek için uçağa binmeden sakinleştirici almak, yolculuğun iyi geçmesine yardımcı olabilir fakat bağımlılık yapabilir. Bu yüzden, fobilerin tedaivisnde en yaykın kullanılan terapidir. Terapi tekniklerinden psikanaliz, bilişsel davranışçı terapi fobilerin üstesinden gelmekte başarılı tekniklerdir. Alıştırma adı verilen yöntem en yaygın kullanılan davranışçı tekniktir. Bireysel veya grup halinde uygulanabilir. Bu teknikte kişinin korktuğu durumun ayrıntılı bir analizi yapıldıktan sonra korkulan durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır. Başlangıçta sıkıntı ve korku verici olan bu işlem, hasta korkulan ortamda yeteri kadar süre kalabilirse alışmayla (ve korkunun azalmasıyla) sonuçlanır. Tedaviye istekli olan ve tedavi uyumu iyi olan vakalarda birkaç seansta düzelme elde etmek mümkündür. Alıştırma tedavisinin, imkan olduğunca, gerçek nesne veya ortamda yapılmasının uygun olduğu düşünülür. Ancak bu her zaman şart da değildir, mümkün de olmayabilir. Örneğin uçak fobisinde her zaman deneme yapmak kolay olmayabilir. Böyle durumlarda hastanın korkulan durumlarla hayalinde karşılaşması sağlanabilir ve bu da gerçek durumla karşılaşma kadar yarar sağlayabilir. Hayvan deneylerinde korkunun anne ve babadan çocuğa geçebildiği yani öğretilebildiği ortaya çıkmıştır.. Yılan görünce korkan yavrular korkusuz bir anne veya başka bir yetişkini model alıp korkusuzluğu öğrenebiliyorlar. Önceden diş hekimine gitme ve diş çekme oyunu oynatılan çocukların diş hekiminde çok daha az korku yaşadıkları gösterilmiştir. Özgül fobilerin birçoğu çocukluk ve ergenlikte başlar. Bu korkuların hepsi erişkinliğe kadar sürmez, ancak çocukken fobisi olan kişinin erişkinlikte fobi geliştirme riskinin yüksek olduğu bilindiği için anne babalara önemli bir rol düşmektedir. Çocuklara hem korkusuz erişkin modeli olarak, hem de korkularının üzerine gitme konusunda onları cesaretlendirerek önleyici bir rol oynamaları yararlı olacaktır. Öte yandan, olumlu ve olumsuz duygular insan için vardır. Duygularımızı Kabul etmeliyiz. Yaşanması hoş olan duygular gibi yaşanması hoş olmayan duygularımızıda Kabul etmek ve onları birer renk gibi görmek bizleri ruhsal anlamda zenginleştirir. Çocuklarımı yetiştirirken ya da ilişkilerimide ‘üzülme, ağlama, korkma, kızma’ gibi söylemler yerine ‘üzüldüğünü anlıyorum’ gibi cümleler insanları rahatlatacaktır. Ve unutulmamalıdır ki,korkularımızı gidermek için çabalamak, korkuların üstesinden gelmek bizleri ruhsal anlamda olgunlaştıracaktır. Bunları aşmada ise psikoterapilerin rolü büyük olduğu bir çok araştırma tarafından kanıtlanmıştır.